Monday, July 21, 2025

life is meant to be

with you or without you life is meant to be closer or far near or there with you or without you life is meant to be

Friday, April 24, 2020

CDGOĞÖÜ İÖÜ bpd ZN zn MNZ SsssssSSSssss şşşşşŞŞŞŞŞŞSSSSSsssssss OOO YYYYYYYY YYYYYYY YYYYYY YYYYY YYYY YYY YY Y Y Y YY YYY YYYY YYYYY YYYYYY YYYYYYY YYYYYYYY AVAVAVAVAVAVAVAVAVAV VAVAVAVAVAVAVAVAVAVAV VAVAVAVAVAVAVAVAVAVAVAV VAVAVAVAVAVAVAVAVAVAVAVAVAV AVAVAVAVAVAVAVAVA VAAVAVA AVAVAV MANAV

Wednesday, January 15, 2020

Louise ve Luis

Albert Luis'e dedi ki; Louise nerde ki bu saatte!

Wednesday, November 6, 2019

Maskeler

Biliyor musun Joseph ne fark ettim!? Bazen birbirimizin maskesini/maskelerini takıyoruz. o yüzden bazen tanımadığım insanlarda tanıdık yüzler görüyorum... Bu nasıl oluyor Joseph? Neyse, her şeyi açıklamak zorunda değilim; bazen fark etmek yeterli! zaten her şeyi biliyoruz ancak iş kanıtlamaya ve açıklamaya gelince bazen çuvallıyoruz! .... sen maske takıyor musun Joseph? benimle maskeni paylaşır mısın? veya benden maske istersen söyle, bende çok maske var... en çok da mutlu görünmeyi beceriyorum ve normal görünmekte üstüme yok! sevgiler Joseph, f.Pınar

Charles Aznavour - Isabelle (Español)





Joseph bak bir de bunu buldum; Isabelle!

Josephine'i tanıyor olabilirsin.

Isabelle'yi de Charles Aznavour tanıyormuş. Bay Aznavour geçtiğimiz yıllarda vefat etti.

Romantik şarkıları seviyorum çünkü Pure Love içeriyor.

Saf duygular çok değerli ve hala onları kaybetmedik dünyada ne güzel.

Bence insanın kendini aşkına açması çok cesaret ister! Çünkü reddedilebilirsin ve aptal yerine konabilirsin...

Kalbini kilitleyenler var bir de kendini böylece açanlar...

Sen kimi seviyorsun Joseph? Yoksa sen de mi kalbini kilitledin 'kıyamete dek' örneğin?...



Sevgiler Joseph.

f.Pınar

ne kuralı ya

öyle gerçekten Joseph, bazen de ne kuralı ya! aklıma ne geldi biliyor musun; bazen insalar der ki; ünlü olayım da nasıl olduğu önemli değil, zengin olayım da nasıl olduğu önemli değil, aşık olayım da kime olduğu önemli değil, mezun olayım da nasıl olduğu önemli değil...... ne dersin Joseph? kuralsızlık iyi mi? sonucuna katlanabilirsen! çünkü bence gerçekten her şeyin bir bedeli yok, çok bedeli var veya birden fazla, bir ile kalsa bari! günün güzel geçsin. bugün çarşamba. f.Pınar <3

Tuesday, November 5, 2019

Görünmez bilinmez kurallar

vardır Joseph, bilinmez görünmez kurallar! ve bu kuralları kendin koyarsın başkası değil ve o yüzden kisme sana benzemez anladın mı? Başkalarının kurallarına uymakla meşgul insanlar nasıl senin kendine koyduğun kurallarla yönettiğin yaşamını idrak edebilir ve seni anlayabilirler ki! imkansız. O yüzden yalnızız belki de.

Chris Rea - Josephine

Bak Joseph ne buldum; Josephine şarkısı! yoksa Josephine'i tanıyor musun? Chris Rea söylüyor. There's rain on my window But I'm thinking of you Tears on my pillow But I will come through Josephine, I'll send you all my love And every single step I take I take for you Josephine There's a storm on my radar But I can still fly And you are the reason The blue in my sky Josephine A life without meaning I was…

Josephine

Bak Joseph ne buldum; Josephine şarkısı! yoksa Josephine'i tanıyor musun? https://www.youtube.com/watch?v=5MkTQYtrN7c

Joseph

öyle Joseph, sana katılıyorum.
Bence de insanların bizim için ve bizim ile bağlantılı olarak kendileri hakkındaki düşüncelerini bilemeyiz ve değiştiremeyiz. Değer yargılarını da. onlar başka bir dünyada yaşıyorlar ve farklı hayatları, geçmişleri, kültürleri var. Nasıl bizi tanıyabilirler ki? Bir de kendilerini dev aynasında karşılarındakilerini cüce görüyorlarsa, veya tam tersi de olabilir.

Tahtıravalliyi seviyorum, ya sen?
Beraber binemeyiz seninle çünkü sen bir hayal kahramınsım Joseph.
Ancak çocuklarımla biniyorum, eşimle de bindim.
Eşimin adı Conrad. Çok komik çünkü istanbul'da bir hotel'in ismi.

ama güzel isim Conrad.

Feride Pınar da benim ismim.

Joseph ismin çok güzel. Senin adını kim koydu bilmiyorum. ancak yeni hayal arkadaşım olmana sevindim.

Tanımadığım insanlarla sosyal medyada karşılaşmaktansa, seninle yazışmak benim için hem daha sağlıklı, hem verimli, hem de daha tatmin edici.

Sevgiler, görüşmek üzere.

f.Pınar

Monday, November 4, 2019

Biliyor musun Joseph,

biliyor musun Joseph;

rüzgar yalnız esmez; beraberinde taşları ağaçları otları yaprakları toprağı hatta insanları bile sürükler kimi zaman.
deniz yalnız değildir akarken de çağlarken de, hareket ettiğinde onunla o kadar çok şey de hareket eder ki, sadece gemiler yelkenliler de değil...

ve biz Joseph,
üzüntümüzde de sevincimizde de mutluluğumuzda da acımızda da tatlımızda da asla yalnız değiliz. Yanımızda birileri olsa da olmasa da, sanma ki yalnız eseriz, yalnız hareket ederiz.

öyle Joseph ama yine de yalnız hissederiz. Neden mi?
Çünkü şarkın ne kadar yüksek sesle olursa olsun, sağırsa nasıl duyacak? Kalbini sen açmadıkça oraya kimse giremeyecek ve sen kimseye güvenmedikçe kimse de sana güvenmeyecek.

ve o yüzden hep beraberiz her zaman
ancak hep de yalnızız.

bunda suçlayacak bir durum yok.
yargılayacak bir konu da değil.
sadece bir tespit.
ne dersin Joseph? Sence nasıl?


suçlu kim?

anahtar kimde sorusu bitti..

şimdi de suçlu kim diye sordu Joseph arkadaşları Elizabeth, Beatrice ve Eduardo'ya. Arkadaşları birbirlerine tuhaf bir şekilde baktılar ve hiçbir şey anlamadılar... suçlu olması için ortada bir suç olmalıydı ve bir suç varsa ve suçlu kim diye onlara soruluyorsa... bununla mutlaka bir de suçluluk duygusu takip edecektir ya da suçlama duygusu... ve dediler ki beraberce karar vererek; biz birşey anlamadık Joseph, önce suçu söyleseydin?! Joseph dedi ki, sen suçluyu bul ben ona suç bulacağım!
Suçlayacak çok kişi var, oysa daha az kişi bulduğumuzda, suç da daha belirgin oluyor.
Bu sefer kurban kelimesini kullanmayacağım. Joseph konuşsun:
- Suçlu olmalı diye düşünüyorum. Neden mi? Yoksa tüm sorumluluğu üstleneceğim. Başka aday yoksa?!
- Kimse suçlu olmak istemiyor Joseph! diyorum ona.istersen ben üstleneyim ancak suçlamayı daha çok seviyorum. teşekkür ederim, benim yerime de lütfen suçları üstlen!
Joseph kabul etti. Suçları benim yerime üstleniyormuş. şimdilik öznemiz Joseph. Suçlayacak birini bulamadığınızda size yardımcı olacak, suçları üstlenecek.
sağol Joseph! Suçlusun! hepsi senin suçun!!!

Sunday, November 3, 2019

kıyamete kadar kapattım kalbimi

kıyamete kadar kapattım kalbimi dedi çizgi film kahramanı TARKAN
ve ardından koşan aşkını terk etti ve diğerlerini de
ne oldu ona?
başka bir serüvene başladı ve ismini değiştirdi. süperman batman örümcek adam denedi ve hepsinden vazgeçti.
şimdi yeni bir karakter yarattı, ancak kalbi hala kapalı.
aşk olmazsa yerine ne koyarsın ki?! tabii ki kahramanlık ya da tam tersi.
o da öyle bir karakter yarattı.
gündüzleri iyi, akşamları kötü ve bazen gündüzleri kötü akşamları iyi olan bir karakter.
böylece her şeyi deneyimleyebiliyordu.


kıyamet gününü bekliyor TARKAN ki herkesin maskeleri düşsün ve o da kalbini artık rahatlıkla açabilsin.
ancak birinde anahtar var TARKAN ve kıyamet gününden önce kalbini açabilir, dikkatli ol.


#anahtarkimde ?
keynes'i kastetmedim.

Wednesday, September 7, 2016

Bundan uzuuuuun yıllar önce, dünya diye bir gezegen vardı. Olağanüstü bir yer küre, doğal zenginlik, organik çeşitlilik...

farklı yerleşim birimlerine göre insanlık da hayvan da bitki de çok çeşitlilik gösterdi... çeşitliliğin yeriydi dünya...

ancak insan ırkının evrimleşmesinde öyle bir nokta vardı ki, bu savaşlara neden oldu ve dünya küçük küçük büyük büyük boy boy ülkelere bölündü, ülkeler illere, ilçelere, köylere; eyaletler veya... politik sistem ile dünya yönetilmeye çalışıldı. insanlar artık özgür değildi. istediğine sahip olamıyor, istediği yaşamı yaşayamıyordu, hayaller de kısıtlanmıştı yaşam da, dünyada zengin fakir diye kavramlar oluştu. bir yerden bir yere gitmek bile paralıydı, hatta su içmek bile, bir giysi sahibi olmak bile, karın doyurmak da... orman kralı aslan gibi, ülkelerin de kralları padişahları ve bunun gibi yöneticileri oldu... dünya öyle saçma sapan bir yere dönüştü ki ve insan doğayı da kirletti ve para kazanmak için hayvanı da bitkiyi de katletti, bozdu...

yeni doğan bebekler bu düzene uydular; zengin fakir gibi kavramları öğrendiler, açlığı öğrendiler, savaşı öğrendiler, kıskançlığı öğrendiler, nefreti kini öğrendiler, istemeyi hep istemeyi öğrendiler, hırsı öğrendiler, yenme duygusunu öğrendiler... az sayıda değerli duygu ve düşünce değer görmedi, giderek kötülük devleşti ve insanlar giderek daha çok istemenin kölesi oldular. ve artık kimse özgür değildi. özgürlük de paraylaydı mutluluk da.

oysa bizim gezegenimizde, sadece gezegene gelmek yeter; dünya buna doğmak diyor. o zaman yaşadığın sürece her istediğine sahip olabilir ve her istediğini yapabilir ve her istediğin yere gidebilirsin. ırklar dinler düşünceler insanları ayırmaz... istediğini yapamazsan, hepimiz bir araya gelir isteğini yaparız. üzülürsen, teselli etmek veya problemini çözmek için hepimiz bir araya geliriz. mutluluktur amacımız ve huzur ve yaratmaktır üretmektir... sınavlarla insanları hırslandırmayız, yarışçı oyunlarla rekabeti öğretmeyiz... onları yaparsak da eğlenmek için yaparız. zengin fakir kavramını bilmeyiz. yalan kavramını da bilmeyiz. kalp kırıklığını yaşatmayız kimseye... ille de büyümemiz gerekirse, hikayeler romanlar yazarız; acıyı anlatan, hayatı anlatan... ancak yaşayacaksak; aşkı yaşarız, mutluluğu, üretmeyi, bir fidanı büyütmenin mutluluğunu öğretiriz çocuklarımıza ve bir acıyı dindirmenin huzurunu, beklentisizce yardımlaşmanın güzelliğini öğretiriz, farklılığı kucaklamayı öğretiriz, bizim gibi olmayanı anlamayı öğretiriz...

ancak dünya gezegenini anlayamıyoruz. onlarla bu yüzden iletişim kuramıyoruz. bize uzaylı diyorlar ve bu şekilde soyutluyorlar. kimisi yıldız diyip geçiyor bazen onlara ışık gönderdiğimizde.. aralarına karıştığımızda hırpalanıyoruz; o yüzden ancak bitki olarak gitmeyi tercih ediyoruz gezegenlerine... çok güzel bir gezegen dünya ancak çok kötü durumda ve insanlık yeni bir düzen getirmeye korkuyor çünkü bayrak, vatan, ırk, savaş diye kavramları var.. yasalar var ceza var ödül var... din var, Tanrı var, pegamber var melek var.. bir sürü şeylerle kısıtlanmışlar ve birbirlerine üstün gelmeye çalışıyorlar. o yüzden yalnız dünya ve bizler ve kardeş galaksilerimiz ve gezegenlerimiz bu gezegene pek yaklaşmıyoruz; onlar da bizi pek merak etmiyorlar ve kendi yağlarında kavrulup birbirlerini yiyorlar. özgür değiller ve sevgiyi çoğu bilmiyor.

dünya böyle bir durumdayken, büyük bir kaosa sürüklendi. doğa da isyan etti canlı bedeni de ruhu da; ve çoook fazla felakete sürüklendi. o aşamada, onlara yardım etmeyi düşündük; ancak müdahale edersek, özgürlüklerine karışırız diye istemedik; doğruyu yanlışı kendilerinin bulmasını istedik. ancak aralarındaki az sayıdaki bize benzeyen iyi insanı da yok ettiler veya seslerini kestiler.

böyle bir gezegendi dünya...

şu an ona ne mi oldu?

bir sürpriz yaşaması gerekiyordu ve yaşadı. birkaç şaşırtıcı olaya şahit oldular... devletlerin ne kadar gereksiz, ve dünyayı ülkelere bölmenin ne kadar yanlış olduğunu anladılar ve politikacıların çirkin yüzüne tanık oldular. pilot bir proje geliştirdiler ve pilot proje birkaç yerde başarıyla uygulandı... iyi insanların çıkarsızca yaptığı işlerdi bunlar... elbette çoğunluk anlamadı ve yok etmeye çalıştı...

dünya yok olurken, bu küçük projenin kahramanları, yeni bir gerçeklik yarattılar. onlar artık bizim de misafirimiz.

daha fazla ipucu vermeyeyim. dünya bunu kaldıramaz.

mutlu günler...

Tuesday, July 26, 2016


When we started fighting, ignoring, feeling jealous restless and annoyed of every other one not in the same idea with us or not in our side?
.
When the world started to be an area of war rather than a peaceful home for every one?
.

It was when you forgot to connect with your soul and join the trends, outside world and the noise, it was when you stop hearing yourself. Yourself was shouting behind you, inside of you to make you hear the peace and love but you were far ahead of this feeling.. Your race was for your identity, your 'self', your proud, your power, you you you... others were there only to satisfy you?
.
.

fight will continue until we learn to live together and learn to tolerate different colors and shades of colors other than our colors
.
.

maybe you decide to listen yourself more and this chaos may end and a new life and a new reality can start ->




? maybe ?

:-/



 

 

 

draft

hello my name is draft
I am a DReamer and a DoctoR
after YOU
with Love,
<3

Tuesday, July 5, 2016

Arşivimden: bir sihirli değneğim olsa.....

Bir sihirli değneğim olsa....


mümkün olur mu değiştirmem birşeyleri
dindirmem gözyaşlarını

artımam kahkahaları gülüşleri sevgileri tebessümleri
kaygıları yok etmem
acıları çiçeklere dönüştürmem
korkuları cesarete

umutları yeşertmem
kalpleri birleştirmem
müjdeleri vermem

sorulara cevap bulmam
arananları bulmam
bulmacaları çözmem
rüyaları gerçekleştirmem

kiri temizlemem
kötüyü dönüştürmem
hastalığı iyileştirmem

kuru dalları yeşertmem
soğuk elleri ısıtmam
donmuş damarları açmam
duran kalpleri attırmam

savaşı durdurmam
akan kana son vermem

sessizliğe melodi olmam
kuru toprağa çiçek olmam ağaç olmam meyve olmam

anlamı bulmam anlamsızlıkta
çareyi bulmam çözümsüzlükte

sihirli bir değneğim olsa

dünya daha güzel dönerdi o zaman
her dönüşü sevgi olurdu barış olurdu mutluluk olurdu

sihirli değneğim yok

bunun yerine dualarım var hayallerim inancım umutlarım
uğraşmam çabam didinmem
koşmam yürümem tırmanmam
eğilmem bükülmem yorulmam
ağlamam yıkılmam bozulmam kırılmam
toparlanıp ayağa kalkmam yine koşmam
daha hızlı daha mutlu koşmam

bunun yerine yüreğim var
hep çarpan hızlı
ve beynim hep arayışta hep düşünen
ruhum var
sonsuzlukta hep 
kucaklayan sevgiyi bütünü

sihirli değneğim var

bunlar sihirli değneklerim

sihirli değneğiniz var sizin de

bizim de
onların da
hepimizin
herkesin

sadece iste iste

çözüm olmak iste
ışık olmak iste karanlığa
umud olmak iste
yıldız olmak iste gecede
güneş olmak gündüze
su olmak çölde

sihirli değneğimiz var

var...

pinar
14-15 Kasım 2009



Arşivimden: daha da

daha da

her zaman;
daha mutlu olabilirsin,
daha çok sevebilirsin,
daha çok öğrenebilirsin,
daha çok bilebilirsin,

güneş kadar aydınlık,

bulut kadar hafif,
okyanus kadar derin ol,
ve kuş kadar özgür

o zaman gidebilirsin yeni ufuklara
daha çok sevebilmek daha çok hissedebilmek için,
daha çok bilmek daha çok anlayabilmek için

daha erdemli daha güvenli olabilmek için,
ruhunun derinlerine ulaşmak için,
daha çok yüzmelisin açık denizlere
gökkuşağı renkleri kaplasın yüreğini ve
yüzün doğa, kalbin evren olsun
beyninse kalbinle konuşsun ve düşünsün

daha mutlu olabilirsin
daha çok sevebilirsin
her zaman daha fazlası mümkün
sen sadece açık denizlere yüz

pinar/10 ekim 2009



Arşivimden: baziları bazıları...........

bazıları bazıları..........

bazilari kendini en tepede gorur ve en ustun,
bazilari karanliklarini bilir ve kacmak ister onlardan kose bucak,
bazilarinin ise ici aydinlik doludur ve paylasmak ister isiltilarini,
bazisi koledir aska sevgiye guce paraya
bazisi kolelestirir etrafindakileri
bazilarini merak sarar ve ogrenme acligi
bazilarini ise huzun sarar,dram ve melankoli
bazilarini cosku sarar ve sevinc, nedensiz
bazilari hayalci
bazilari komik
bazilari aykiri
bazilari alisildik
bazilari rekabetci yarisci
bazilari barisci
bazilari benci, bazilari bizci
bazilari dalgin
bazilari her an uyanik
bazilari buyur her gecen gun
bazilari kuculur her gecen gun
bazilari derin bir okyanus deniz maden
bazilari yuzeylerde bir akinti
bazilari her gun yeni biri, her gun yenilenen
bazilari her gecen gun daha da olu
bazilari rengarenk,bazilari solgun cansiz tonsuz
bazilari herkesi barindirir ruhunda renklerinde
bazilari kimseyi istemez ruhuna renk

Bazilari, o bazilari her biri kaldirimda yanimdan gecen
Cafede bir kosede oturan
Yanimda, arkamda,onumde,
Biraz bende biraz sende
Ne kotu ne iyi, sadece bazilari

Arşivimden: .... yok edici insanlık ....

2010 Ağustos'dan:

bu yazım çözümcü değildir, kritiktir, insanlık kritiği yapmaktadır, yazarının insanlıktan "artık yeter" dediği anlardandır. biraz düşünün siz de insanlığın yarardan çok zarar ürettiğini anlarsınız. umut umut nereye kadar...:


ey yaratıcı,evrenin origini,kaynak:hep sorardım hayvanlar niye var diye.cevabı buldum.çünkü sorum yanlışmış.doğrusu şu:insanı niye yarattın?

sorun hayvanda bitkide diil.insanda.beynimiz olmasa belki herşey daha iyiydi:bir hayvan ve bitki gibi barışçıl doğayla uyumlu olabilecektik.
beynimiz var ama canavarız çoğumuz. açgözlü, kimlik bunalımında, güç gösterisinde, zafer peşinde. bu mu insan olmak, bu kadar ucuz mu?

görkemli bir ağaç olsak,daha onurlu olmaz mıydık.ne tasa, ne problem, ne kaygı.beynine rağmen bir ağaç gibi durabilenlerdir var olabilenler.

hala anlamadı insanoğlu, mükemmel olan biz değiliz, doğa ve evren. sen olmasan da olacaktı bu düzen. belki de gereksiz çıkıntı biziz.

çıkalım aradan yok olalım. dünya evren yine var olacak.. tek yaptığımız doğaya zarar vermek..nimetlerini tüketmek. utanıyorum insanlıktan.
aklımız beynimiz olmasa utanmazdım. ama bu beyin ne manyak birşeymiş
tanrım. niye sadece ruh vermedin de açgözlü beyin de verdin. beynimiz,evrene hizmet etmek üzere yaratılmış tasarlanmıştır.ama insanoğlu onu evrenin yokedicisi makinaya dönüştürmüştür.yokedici insanlık.

——

aptal bir dünyayız işte evrende minicik bir nokta. ey karıncayı aşağılayan insanlık, sen evrenden nasıl görünüyorsun?işe yaramaz bir noktayız.  
ne olur ki dünya yok olsa, söyler misiniz ne olur? belki evren için daha iyi olur..daha huzurlu olur..hayvanlara bitkilere üzülürüm, bir de yüreği iyi insanlara…ama belki de toptan yok olmalıyız..evrene yük olmaya başladık gibime geliyor. 

eğer 90 yaşıma kadar dünyanın iyiye gittiğini görmezsem, ben yok edicem dünyayı düşünce gücümle öyle ölücem.yoksa bu gidişle çöplüktür dünya, biran önce geri dönüşüme girmelidir.Yaratıcı hala umutlu ki bizi yok etmiyor.Tanrı olsam çoktan yok etmiştim.

old man

old man walked
walked too long too much
never tired
he thought about his past
his mistakes his sorrows
walked the valleys and mountains
thought more about the past
why he did that why he did this
he liked to judge himself like this
because by that way
he could give respect to his existence
what's the meaning if you live like a plant?
if you are a healthy man,
then you should know what you are doing and why you are doing
if you think you make a mistake,
you should know how to correct it.
if you think you have grace,
you should show it.
if you think you have honor,
you should prove it.
what's the point if you are a healthy man but live like a plant?
you should show courage, you should show wisdom.
you should fight for your dreams
and you should fight for the ones you love.
you should sacrifice if it is worthy
and you shouldn't waste your energy if it is worthless.
you should know the difference between right and wrong.
you should create your values
you should create your goals and ways.
then you can look at the face of your children and grandchildren and tell them your story with a pride.
and you can have millions of advice you can give to them.
so,
you can look at the mirror and smile to yourself.
.

old man walked
walked and walked by thinking
then he has given a meaning to his past.
so now;
he can proceed.

pieces of dreams

pieces of dreams passes through my mind
and my lungs my heart and my intestines
I say hi to my blood and being washed with water

pieces of dreams put me in my life as a stranger
and I watch myself;
from a distance

pieces of dreams,
pour me to the sky from a giant glass
and I am washed with rain and flowers

I become an actor in my dream
and follow a scenario that I made up in a timeless unreality
people follow me to know the truth but I am unseen to them

I become invisible in the world
but I am the dream maker
noone knows me, but I know all

pieces of dreams are lost in the jungle and oceans
and they try to make the pieces come together to understand the truth.
I say: dreams are more real than your realities.
   but the pieces do not come together

.
.
.
.

one day, one piece of dream wants to come together with alikes
and starts the journey;
and the piece of dream ends of with a notebook filled with strange designs,
then dreams learn than they are the reflection of abstract thoughts of people's minds and subconscious minds... that's why pieces can never come together because the pieces of humans are so separated... then I try to make people come together, but it is difficult for them,...
.
.
pieces of dreams
on the oceans
on the sky
and I pour them to my glass
and drink
in a second

UEFA 2016 futbol

UEFA Euro 2016 karşılaşmalarında dikkatimi çekti; sahada rakip takımların futbolcularının oynama stillerinin giderek birbirine benzediği - maç sırasında -.. büyük çoğunda böyleydi.. buradan bir fikir: rakiplerinizle fazla muhattap olursanız , bir süre sonra taktikleriniz ve mücadele tarzınız onlarınkine benzemeye başlar, onlarınki de size...
niye böyle? çünkü öğrenme; canlının en büyük özelliklerindendir ve hiç durmaz bitmez; ve farkında olmasan bile bedenin ruhun zihnin sürekli bir öğrenme ve adaptasyon halindedir; duruma koşullara şartlara insanlara ortama.... bilinç üstünden öğrenmediğini sansan da bilinç altından öğrenirsin ve adapte edersin.. mücadele ederken de karşı tarafın taktiklerini stilini, farkında olmadan adapte edersin; çünkü bilirsin ki karşındakini en iyi onun silahlarıyla vurabilirsin.
bunun aksini yapan var mı? kimle neyle çarpışırsa çarpışsın, stilini bozmayan. kaybedebilirsin; Bakınız: Son Samuray filmi. Bence; bunun orta yolu da var; bir yandan taktiklerini, stilini koruyup bir yandan da kendini duruma şartlara adapte edip, o anda yepyeni stilini geliştirmek: buna spontane olmak deniyor ve takımsan; spontane kreatif reaksiyona ve aksiyona uygun bir takım oluşturursan bu mümkün olabilir; elbette koçun da bu esnekliği takımına kazandırabilen bir koç olması gerekli; her duruma standart bir reçete veren değil.

Allah büyük

eski bi patronum, bana ara sıra şöyle derdi: "Allah büyük, Pınar, Allah büyük"... benden yaşça oldukça büyüktü, çok da değil ancak daha çok yaşamış; ben de anlardım onu, evet bence de derdim...
Yıllar geçti... ve az önce içimden dedim ki: "Allah büyük, evet Allah büyük..." .. çok da Allah'a inandığımı söyleyemeceğim herkes gibi herkesin tarzında, hatta kimi zaman kendimi Tanrı sandığım da olmuştur ve yine sanarım zaman zaman, gayet iyi bir duygudur, tavsiye ederim. Ancak anladım ki, evet Allah büyük arkadaşlar. Başınıza türlü olaylar dertler saçmalıklar geldikten sonra, büyük planı biraz kavramaya başladığınızda ve planladıklarınızdan ve kendinize çok güvenerek yaptıklarınızdan ziyade, ummadığınız anlarda başınıza gelenlerin çok daha büyük sürprizler ve hediyeler getirdiğini gördüğünüzde hayatınızda; her zaman kendinize inanmanız gerektiğini ve kendinizi Tanrınıza yani ruhunuza teslim etmeniz gerektiğini çünkü aslında her şeyin her zaman yolunda olduğunu bilmeniz gerektiğini anladığınızda; "Allah büyük" diyeceksiniz... insan büyük doğa da, zaten hepimiz Tanrı parçasıyız ki... ancak büyük plan çok büyüleyici ve içinde bazen küçük aktörleri olsak da, ruhunuzda o büyüklüğü hep hissederseniz, küçük üzüntülerin ve geçici dertlerin sizi yıldırmasına asla izin vermezsiniz.
Son nefese kadar, hatta ondan da ötesinde; birşeyler var hepimizden daha büyük ve hepimiz, istesek de istemesek de onun parçasıyız ve bunu hissettiğimiz müddetçe hep VAR'ız...

vınk vınkkk bozuk enerjiiii

Acaba siz de fark ettiniz mi?
İnsanların enerjileri olduğu gibi, kurumların da var... Her şeyin var ki..
Bir şirketten veya herhangi bir kurumun ofisinden girdiğiniz anda enerjiyi alırsınız.. Hatta çalışanların ve yöneticilerin görünüşleri enerjileri de kurumun enerjisini oluşturur; zaten kuruma uygun enerjili kişileri alırlar; uyumsuz olan zaten fazla kalmaz...
Dev dev plazalarda konumlanmış dev şirketlere girdiniz mi? Ben çoook; neden mi, zamanında yaptığım iş başvurularından... Amacımızın sadece bir yere kapak atmak olduğu; oysa çalıştığımız kurumun yaptığı işin ve nasıl yaptığının ve felsefesinin ve daha birçok şeyinin ne kadar önemli olduğunu hesaba katmadığımız, nesolsa beğenmezsem çok kalmam ancak tecrübe olur CV'me yakışır zihniyetinde olduğumuz dönemlerden bahsediyorum... Bu şirketlerdeki insanlar birbirine benzerler; duruşlarından ve bakışlarından ve atmosferden, sanki bir holdingte şirkette falan değil de; çok gizli bir örgütte veya bir mafya zincirinde olduğunuzu falan sanırsınız... Sonradan zincirleri ve olayları ve kurumları ve sektörleri ve tüm sistemi çözdüğünüzde; böyle görünmelerinin sebebini de anlarsınız ya neyse... Taze taze mezunları, körpecik tipleri de ordularına katmak için doğru avı beklemektedirler; oysa avlanan da şirketi avlayacağını düşünerek kendini sunmaktadır insan kaynakları müdürlerine...
İşe başvurmak için girmediyseniz o koridorlardan, herhangi bir şekilde işiniz düşmüştür de gitmişsinizdir... Veya devlet kurumları; mahkemeler, karakollar, hastaneler, okullar, vb. de size devletin işleyişi hakkında bol bilgi verir ve personel seçimi de... Bir SGK bahçesinde, sigaranızı lütfen yüzüme üflemeyin diye uyardığım SGK personeli kadının yüzüme üflemeyi sürdürmesi sonucunda çıkan kavgamız başlangıcında kadın bacağımda sigarasını söndürecek kadar ileri gitti... Vayy personel seçimi baya dikkatli; bir nevi günümüz devletini yansıtıyor.. Bu kurumlarda bolca beklersiniz, bolca evrak imzalarsınız, bolca zaman kaybedersiniz; bolca prosedür işlem ve sorunuzun cevabını almanız veya probleminizi çözmeniz baya uzun sürer ve bu süreç genelde zevkli eğlenceli de geçmez... Devlet okulları da pek farklı değildir; gerçi tüm okulların uyduğu birden ani bir müfredat değişimi, birden kadronun değişmesi, okul adlarının bile hatta adreslerinin bile değişmesi... arkada türlü türlü oyunlar... valilik belediyeler muhtarlar... çok da farklı değildir; her an politik nedenli ve birilerinin çıkarları nedenli olan değişiklikler... ortada pek pozitif enerji bırakmayacağı gayet aleni...
Web sitelerinden de anlarsınız enerjiyi niyeti.. Örneğin Google; çok modern pozitif genç dinamik ve toplumsal evrensel global imajının arkasında; insanların algılarıyla oynamak ve onları sınırlamak ve yönetmek güçlü güdüsünü fark etmeniz pek zamanınızı almaz.. Yine de onu kullanmaya devam edersiniz de ya bunlar monopoli abi ya diye düşünmek aklınızın ucundan geçmez; evet, THY uçak şirketinin zamanında piyasada tek olmasından dolayı kazandığı servet gibi bişey monopoli gerçeği... Internette çok pozitif imajlı şirketlerin bu imajlarının arkasındaki karanlık yüzlerini fark etmeniz için; dünyada çok farklı enerji frekansına tanık olmanız gerekir. Amerika; internet tekel gücünü elinde tutmakta ve algılarla oynamaktadır. Youtube gibi masumane görünen bir video sitesinde bile her video analiz altındadır ve gerektiğinde gereken müdahale edilir... Sosyal medyanın parçası olduğunu sandığınız bu çok sevimli facebook instagram whatsapp bozuntularının karanlık yüzlerini imaj olarak kullansaydık heralde bilgisayarlarımız telefonlarımız çökerdi enerji boyutundan... Alternatif, pozitif enerjili ve çıkarsız sosyal medya niye kuramıyoruz?! Çünkü interneti ABD keşfetti ve ABD çıkarsız hiçbir şey yapamaz! O yüzden internet asla masum olamaz; çünkü kullandığınız araçlar; amacınız istediğiniz kadar iyi enerjili olsun; bu araç süzgecinden geçerken kirletilir. Bu yüzden detoks yapmalısınız; bol bol internet detoksu. Yani; internetin berbat enerjilerinden kendinizi ara ara dezenfekte etmelisiniz... Aynı; berbat enerjili şirketlerde kirlenen ruhunuzu ve toksinlenen bedeninizi arındırmanız gerektiği gibi....
Kirlenmeyen ve temiz kalan enerjiler var mı? Günümüzde pek kalmadı; bulursanız bırakmayın; asla!

--

o çok "güvendiğiniz" bankaların size bedava verdiği o kredi kartı atm kartı bozuntularının rakamlarına bakın, her facebook yayınıza verilen rakama bakın, her youtube videonuza verilen rakama bakın, aldığınız ürünlerin barkodlarına bakın, kimlik pasaport ehliyet numaralarınıza bakın, hastanede orda burda size verilen barkod numaralarına bakın... rakamlarla kontrol altında tutuluyorsunuz... daha söylemediğim binlerce numara... numara ile enerjinin ne alakası var diyeceksiniz? ölüm tarihleri, doğum tarihleri, evlilik tarihleri, ameliyat tarihleri, mezuniyet tarihleri (çoğu da facebook'da var) ; yaşadığınız yerlerdeki plaka numaraları posta kodları telefon numaralarınız ve sevdiğiniz sevmediğiniz kişilerin bu tarz sayıları; sizi rakamlarla kontrol altına almaya yeter...... her olayın bir enerjisi vardır ve bu sayede olayların tarihlerine odaklanırsanız; enerjiyi kontrol altına alabilrsiniz; enerji, bedenimiz sağlığımızdır aynı zamanda; bu; kişilerin toplumların sağlıklarını da kontrol altına alabileceğimizi gösteriyor... peki bu rakamlarla kim uğraşır? İlaç isimleri nasıl veriliyor sanıyorsunuz? psikanaltik bilinçaltı tekniklerle belirleniyor çoğu; hatta çoğu ünlü ismin öyle isimli seçilmesi hatta yüz hatlarının öyle seçilmesi bile tesadüf değil... quantum enerjili yüksek frekanslı rakam jenaratörleri (number generator), otomatik bu rakamları belirliyor. eğer bir banka her internete girdiğinizde veya bir online firma size türlü onay kodları gönderiyorsa; kontrol numaralarınızı görebilirsiniz... Elbette ki her acıdan sonra bir de esnek acı reçetemiz olmalı: nasıl kurtulabilirsiniz bu rakamla isimle kontrol sisinden? çözüm: kendi yönteminizi bulabilrsiniz; bir diğeri de şu: saate tarihe bakmamak zamanı unutmak ve sadece İsa takvimine veya Muhammed takvimine bağlı kalmamak. Kendi takviminizi oluşturmak. Böylece herkese duyurduğunuz ve herkesin bildiği tarihler "resmi" tarihleriniz olur ancak gerçekleri sadece siz bilirsiniz ve asla hiçbir yerde paylaşmazsınız. Takviminize de siz karar verin. İlk çocuğunuzun ilk konuşmaya başladığı günü 0 veya 1 alabilirsiniz; veya eşinizin size ilk Seni Seviyorum dediği günü; ya da Everest tepesinin kaç metre olduğunu öğrendiğiniz günü başlangıç yapıp sonrasını öncesini eksi artı diye ilerletebilirsiniz -vaaay ne gizemler keşfedeceksiniz-.... O andan itibaren 2 kimliğiniz olur; bi dünyanın sizi nasıl bildiği ve kontrol altında tuttuğunu sandığı; bir de kimsenin kontrolünde tutulamayan gerçekliğiniz. Bu; rakamsal kontroller ve onlardan kurtulmanın bir yoluydu. Yol sonsuz; bu aklıma gelen bir fikirdi. Bu arada; umarım bazı internet sitelerinin gizli sorularına yanıtlarınıza dikkat ediyorsunuz?! (ilk evcil hayvanınızın adı, en sevdiğiniz çiçek, ilk aşkınız....) ahhhhh........ lütfen bazı şeyler özel kalsın; böylece kimsenin tekeline ve kontrolüne ve oyununa giremesin!!!

Wednesday, June 22, 2016

vaays komplolarrr

hadi biraz komplo hipotezi teorisi:

.

uzaktan kumanda edilen insanlarla kastım; uzaktan frekans göndererek kişilerin belirli şeyler yapmasını sağlayabilirsiniz. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük cinayetlerinin çoğu bu şekilde işlenmiştir. Hasta insanlar-sağlıksızlar, uyuşturucu alkol kullananlar, bağımlılıkları olanlar; iradelerini kullanmazlar. istedikleri kadar kendi istediklerini yaptıklarını söylesinler; uzaktan kumanda edilirler. O yüzen sağlıklı bir dünya istenmez. Yoksa hem uyuşturucudan hem sigaradan alkolden hem aburcuburlardan hem de bu sayede sağlık sektöründen para kazanılamayacağı gibi; cinayet savaş da olmaz.. dikkat edin; çoğu cinayeti işlenen; Kennedy, Martin Luther King, Gandhi, MalcomX, John Lennon,... ve daha bir sürü kişi; tam dünyayı en etki alanına aldıkları anda cinayete kurban gitmişlerdir; çoğu da uzakta kumanda edilen insanlar tarafından. Beyni ya uyuşturucuyla, ya kötü beslenmeyle, ya alkolle, ya da dinle uyuşturulan insanlar tarafından... Camilere kiliselere düzenli giden insanlar; düzenli ibadet yapan insanlar da, çok kolay uzaktan kumanda edilirler...

.

Bunlar bilinen komplolar, tabi önce bir sorun kendinize; seçimleriniz gerçekten sizin seçimleriniz mi yoksa uzaktan kumanda ediliyor musunuz?!!!! Bilinmeyen komplolar, henüz kitaplaşmamışlar, filmleşmemişler, düşünülmemişler, hayal edilmemişler..... Neden biraz komplo teorisi üretmiyorsunuz.... ah, o zaman yaşamınızdaki hiçbir şeye inanamazsınız... Bana özellikle şu haritalar ve coğrafya dersinde ezberletilen dünya uzay gezegen şeyleri saçma geliyor. ooo koca uzayda sadece biz mi varız vayyy... hahahhaa... size öğretilenler, öyle bilmeniz istenilenler; asla gerçekler değil. öğrendiğiniz her şeyi unutun, gerçeği görebilme yeteneğiniz gelişir ve düşünebilme. Ancak belirli bir dile, dine, ırka, aileye, soyadına, fiziğe kıstırılmış bir halde; hayal gücünüzü de zorlayamazsınız... her şeyden vazgeçmeniz gerekir. sonra özgür olabilirsiniz. zaten gerçek özgürlük, hiçbir şey istememek, hiçbir şeye ihtiyaç duymamak ve hiçbir sınırla kendini sınırlandırmamak değil midir? pekii, bu dünyada bu tarifle kim özgür? ölüler. vaayy... ölü yaşamak; büyük ödüller getirebilir. son mesaj: haberlere medyaya dünyaya hiçbir bilgiye inanmayın. belki de hepimiz bir deneyin parçasıyız. ve bunu ilk keşfedip kanıtlayan, özgürlüğün gerçek anahtarını bulmuş olacak. belki de içimizden sadece 1 kişi. yoksa o ben miyim? olabilir. oldukça tehlikeliyim. anahtar bende.

.

.

istemeniz istenir, arzu duymanız... para istemeniz, ün şöhret, beğenilmek, kazanmak, ben ben ben, daha fazlası, asla tatmin olma!... hep ileri.... ve böylece sistem döneer... kendinden daha üstününe inanman istenir; kendine değil! o anda zaten bitersin. ve bitik biri, artık sistemin bir oyuncağıdır. deney bitecek, çünkü mutlu kobaylar olmak evrenin kuralına ters ve uzun zamandır dünya; evrene aykırı hareket ediyor... mutlu kobaylar yerine, özgür bireyler olmalıyız. bunun için de gerçeği bilmek hakkımız. ancak kimse gerçeği merak etmiyor; herkes yemekte ne yesem, hafta sonu ne yapsam, maaşımla paramle ne alsam derdinde.... ooof ooofff... uyanın kobaylar!

attractive kaktüs?

ne kadar çekicisin?
yazıların paylaşımların ne kadar beğeni alıyor?
insanlar seni seviyor mu?
ne kadar katkı vericisin?
prestijli misin? saygı görüyor musun??
..
sürekli insanların,
başkaları tarafından ne kadar beğenilmelerine ve dünyanın onları nasıl gördüğüne odaklanmaları,
bana biraz karaktersizce geliyor açıkçası.
kendin için yaşamalısın ve bırak başkaları senin için ne düşünüyor..
bırak başkaları seni onaylıyor mu, eleştiriyor mu...
elbette katkı verirsin, ancak sevilmek beğenilmek için yaparsan bu biraz karaktersizce olur...
..
sonra doğaya baktım;
her hayvanın bişeyini kullanıyoruz
her bitkinin bişeyinden faydalanıyoruz
olmadı, otların üstünde oyun oynuyoruz
şifalı bitkiler, otlar; yararlı sebzeler, lezzetli meyveler, kuru yemişler...
dallarından odunundan oksijeninden faydalandığımız ağaçlar
gölgesinde dinlendiğimiz ağaçlar
ve dedim ki; onlar da mı kendini beğendirmeye ve yararlı olmaya çalışıyorlar?
o zaman bu doğanın kanunu olabilir.
yine de ben;
dağlarda kimsenin görmediği yabani bir çiçek olmak isterdim
kimsenin keşfetmediği bu yüzden de yok edemediği
doğumunu da ölümünü de kendi belirleyen
yabani bir çiçek
güzelliğini kimseye ispatlama derdinde değil
sadece kendi için güzel
hatta çirkinse de
ancak şifalıysa da,
kendine şifası
ve o şekilde;
doğanın bir parçası!

limited

limited edition humans
limited in numbers
limited with letters
limited with languages
with personalities, genders, races..
limited edition people
.
when they want to write;
they are limited in between pages
lines or squares
how many pages
when they want to draw paint;
they are limited with the markers, pencils
.
limited edition humans
limited with cities
limited with boundaries
limited with houses, cars
limited  on this earth
limited with the world
.
limited.
.
limited edition humans
try to be unlimited
in limited conditions.......

Monday, June 20, 2016

7 eggs

.
.
.
.
.

.

7 eggs on the table

one comes and breaks one.

6 eggs on the table

one comes and breaks one

5 eggs on the table

one comes and takes one.

.

.

.

.how many eggs remaining?

nothing.

because that egg was also the rest.

.

.

.


sing me a a song

.

.

 sing me a song

your song

not anyone's

that you wrote the lyrics

and every orchestra

every instrument's notes

make a song

then sing me a song

not because I wanted

because you want to do

don't sing me others' songs

.

.

.can you make it?

did you try?

.

.

.so why don'T you start?

numbers

numbers got your mind

numbers got your soul

you were lost in numbers

.

.

how old are you

what is your id number

what is your driving license number

.

what is your school number job number...

what is your bank account number card number

what about your birthday numbers anniversary numbers

tax numbers

barcode numbers

numbers of things numbers of people.......

.

.

.

numbers make you slave

and you are connected with numbers without any choice; others decide on your numbers, computers decide on your numbers;

number generators decide on your destiny.

and you still complain of this chaos.

kill the numbers, see the hidden reality !

.

oh, and clock numbers........ calendar numbers.......

forth

forth ford fart
fourth fault

out of the box

box is full
of things
you know
and
you dont know
you start the opening boxes
forget one thing
you forgot the previous boxes
it was your past
you dont know the coming boxes
so you decided to cut the boxes to know all the truth alltogether at the same time
you cut all of them
you become blind
you wanted touch to understand
however your hands were frozen
you wanted listen the box
however you became deaf
you wanted to taste the things in it but you couldnt open your mouth.
.
.
.then you wanted to go back and change what you did.
you couldn'T do.
because you were in the world reality.
.
so you understood that you should change the reality to change your current reality.
since then, there is no reality, and everything is as you wanted.
You have all; however, nothing is real.

gorunmeyen

the unseen started to be seen by the time

as I learned to look

and as I learnt to show

.

.

.

I hided realities one by one

.

.

.shadows more shadows

and dark hours.

...

.

.

people think I was a devil

and I kill

however they didn'T know that I was the god underneath

.

.

. they reflected me on nature on people an animals on things on plants on mountains on clouds on everywhere and said this is world.

.

. they didn't know that world was only a reflection. no reality.

.

.

.there are some ways to learn the reality and this is a way that nobody knows.

so became nobody and try to learn the truth.

forget all things they taught you.

.

.

create your own reality and don't be fooled of anyone. because there is only you. others are only reflection.

.

to change the movie, you should change yourself.

Tuesday, May 13, 2014

hi

hi...